Bir gün yaşlı bedevinin hindisi çalınır.
Bedevi oğlunu çağırır: “Çabuk bu hindiyi çalanı bul ve cezalandır. Eğer bulamazsan başımıza büyük felaketler gelir.”
Oğlan güler: “Baba delirdin mi? Bir hindimiz çalındı diye başımıza ne felaket gelecek?”
Baba bedevi kızar: “Hindi önemli olmayabilir. Ama çalınmış olması önemli. Dediğimi yap, hindiyi çalanı bul.”
Bedevinin oğlu, babasını ciddiye almaz. “Bir hindi için uğraşmaya değmez” diye düşünür.
Aradan bir süre geçer.
Bu kez bedevinin devesi çalınır. Oğlu koşarak çadıra gelir: “Baba devemiz çalındı.”
Baba, “Sen hindiyi çalanı buldun mu?” diye sorar.
Oğlan: “Baba deve gitti, sen hâlâ hindi diyorsun.”
“Sen hindiyi çalanı bul” der baba.
Oğlan gider. Deveyi çalan da bulunmaz.
Aradan biraz zaman geçer.
Oğlan yine heyecanla babasının çadırına dalar:
“Baba bu kez de atımız çalındı.”
Bedevinin en değerli varlığıdır Arap atı. Ama bedevi, oğluna “Sen hindiyi çalanı buldun mu?” der.
Oğlan gider.
At da, çalan da bulunamaz.
Ve bir süre sonra oğlan ağlayarak babasının çadırına girer: “Baba ablama tecavüz etmişler.”
Baba deliye döner, “Sana demiştim hindiyi çalanı bul diye. O gün onu bulup cezalandırsaydık bugün başımıza bu felaketlerin hiçbiri gelmeyecekti. Hindimizi çalabileceklerini görünce her şeyimizi kaybettik” der.
Comments